AdA (şimdiye kadar 30 posta) | | Uzak
İçimdeki tüm yollar
I. Balad: Yokluk
Sokak: aslında hiç benzememişti sana. Aslında yoktun. Aslında yitik bir cenindim rahminde. Öldüğüm gün, doğdum: Ey aşk: beni al ve soyutla kendinden. Dinsin öfkelerim, sevinçlerim, umutlarım ve umutsuzluklarım
Beyoğlu'nda bir barda rastladım hayaline. İçim senden eski bir parçayla ıslandı. Dudaklarımda votka limon
Sonra sokak olmak istedim. Sokak olup, sana dokunmak istedim. Ey aşk: beni al ve kendine benzet. Sarhoş, serkeş, dudakları ısırılmış bir çocuk suretine bürünsün benliğim. Yoksun sen. Hiç olmadın. Bu sancı, senin bilmediğin bir diyarda yoksuldu kendine. Kırık bir çatıda anarşist mermisi gibi çarptı suratıma. Yoktun. Hiç Olmadın
Esaretin, büyür göz çukurlarımda
Islanırım sende.
Hiçbir gece benzememişti sana.
Dokunduğun,
Sustuğun,
Haykırdığın hiçbir öykü anlatamamıştı seni
Sokaklarıma
Ey dallarımda yoksul olan,
Ey İçimde büyüttüğüm uzaklık,
Sana benzeyen bir çıldırma anı düşlerim.
Sana benzeyen bir dokunuştur üzerimdeki yağmur.
Çürümüş bir sokağım kollarında.
Zehirler akıtırım içime
Paket paket tüketirim kendimi.
Ağır aksak solarım sende.
Bu düş,
Bu kendinden habersiz düş benimdir bilesin.
Bir yitik ülkedir bakışların
Uzaklarım kadar sevdim ben seni unutma
Kaç kez öldüm ve kaç kez geçtim kendimden toza toprağa bürünmüş dudaklarımla.
Çaldım seni kendimden
Çaldım ve çıldırdım.
Ey düşerimin kaçkını yoksul
Unutulmamış bir siyahtır gözlerin
Sustum ve terk ettim kendimi
Islak duvarlarına ve soluk resimlerine dokundum. Korkularıma yenildiğim an, kaçmak o kadar kolaydı ki sevgili.
Ben, bütün tutsaklıklardan korkarım. Ucube bir serzenişim sana, aldırma. Hadi, demle çayını ve uzat ayaklarını. Aldırma, geçmiş, soğuk bir yansımadır yüzümde. Duyma, ben kendi sesime bile yabancıyım. Döndüm savaşlarımdan. Sakat kaldı bir yanım. Beyaz bir sarhoşum. Elsiz, Dilsiz, sözcükleri tükenmiş bir sarhoş... Bütün izbe köşelerde, bütün o hayasız yansımalarında yaşamın, yokum
Hiç olmadım
İçre bir belirsizlikten yırtım seni
Kendime kaçışlarımın aynasıydın.
Bilmezsin, nasıl acıtır benliğimi kar boran yollarda seni eskitmek
Dokunduğum bütün sesler yitip gidecek belki.
Belki sana benzeyeceğim bilmediğim bir diyarda 'Kırmızı
'
Belki de tüketeceğim kendimi sende
Onurlu bir savaştır sana çığlık sözcüklerim.
Sustum ve kaçtım kendimden.
Sustum ve Çığlık oldum
___________________________________
II. Balad
Ölü şehrin çocukları
Önünden geçtiğim, kendimi yitirdiğim bu bahçe
Bu sessiz sayrılar
Bedenimde gizlenmiş esrar resimleri
Ey kahverengi yüzlü çocuk: Hangi dilsizin sesinden çoğaldın söyle. Ki yitirilmiş bir aşkın bütün imgelerini buldum ben sende. Bütün oyunlarım ve hatta bütün uykularım seninle örtülmüştü: Uykuları öpülesi bir geçmiştim, bilmezsin. Sonu olmayacak bu geçmişin dinle
Kadıköy'den Mamak'a Uzanan bir öyküdür yaşamım
Uzun, yassı bir ağaç gölgesinde ruhun
Bakmaya bile cesaret edemediğim bir bahçenin neşesiydin
Seni aldım ve Diyarbakır'da bir sır kasabasında bıraktım. Şimdi, Ölü şehrin çocuklarıyla eş bir yaşamın satırlarındayız. Hiç görmediğim, sesini hiç duymadığım, arkamdan yakılan Kürtçe ağıtlara rağmen bağrından koparılıp alındığım anneme ve sanadır sözcüklerim: Ey evlatlık
Şimdi özündesin. Hayalinle birlikte düş yollara
Bu şehir, imgeler yığınıdır sana benzemez.
Yorgun, örselenmiş ve susmuş bir ayrıntıdır sendeki
anlamım bilirim.
Bilirim, yokluktan türedim.
Sen sustukça, büyüdü içimdeki savaş: yenildim
|